ÂYET-İ KERÎME
Ey Peygamber! Dinlerine uymadıkça Yahudiler de Hrıstiyanlar da senden asla hoşnut olmayacaklardır.
Bakara, 120.
HADÎS-İ ŞERİF
Dünya tatlı ve caziptir. Allah sizi dünyada egemen kılacak ve nasıl davranacağınıza bakacaktır. Dünyadan ve kadınlardan sakının.
Müslim, Rikak, 99.
SÖZÜN ÖZÜ
Bir düşünce için ölümü göze almak, kendini feda ediş değil; hayatı anlamlandırmaktır.
İsmet Özel
Kategori : / MEDYADAN
Okunma Sayısı: 2986
Yazar: D. Mehmet Doğan
YALAKA!

Ahmak mı ahmağa mı yatıyor?

Basın tarihimizde Hürriyet, okunmak için değil bakılmak için yayınlanan ilk gazetedir. Bakar birkaç satır okursunuz. Bu vasfıyla bilhassa askerî ve sivil bürokrasinin gazetesi olmuştur. Bir iddia da, bu kesimin hanımlarının merakını celbeden üçüncü sayfa haberlerinden ötürü bu itibarı kazandığı yönündedir.

Hürriyet’in “amiral gemisi” olduğu günler geride kaldı...

Fakat özlemi sürüyor! Hasreti bitmiyor!

Son günlerde birinci sayfalarına bakarsanız, bu özlemin verimi açıklamaları, manşetleri, çarpıtma haberleri ayan beyan görebilirsiniz.

Seçim yakın: Seçim haberlerini çarpıt!

İktidar cemaat çatışması var: İktidara vur, cemaate selâm dur!

İktidar özlemi/ihtirası içindeki muhalefetin çaresi, ümidi şu sıralar, daha önce sadece sövgü ve saldırı konusu olan “cemaat”.

Hüriyet benzeri gazeteler için de başka seçenek görünmüyor. O zaman ancak amiral gemisinin yancısı olabilir. Fakat, ortalıkta dolaşan dedikodulara itibar edilir, seçimden iktidar partisi için büyük bir yenilgi beklenirse, amiral gemisi özlemi kuvveden fiile çıkabilir. Şu an gölgesinde durdukları hayalet gemiyi bir tarafa bırakıp öne geçebilirler...

Bunu en çok özleyen, hasretiyle tutuşan da şüphe yok ki uzun süren bir matbuat iktidarından sonra cinsellik muhabbetlerine, malayaniye vakit ayırmak zorunda kalan Özkök olmalı.

Onun son bir ümitle bazı dedikodulara bel bağladığı son yazılarından çıkarılabiliyor. Bu belki de tek çıkar yolu. Bir gün hukuk huzurunda hesaba çekilmek korkusunu başka türlü bertaraf etmesi mümkün değil.

“Korkunun ecele faydası yok!” Atalarımız böyle diyor.

Onun siyasi yazılara dönmesini sevinçle mi karşılamalıyız?

Belki öyleleri de vardır. Hani şimdilerde “öngörüsüzlük” deniyor ya, basiretsizlikte bir numara olduğundan şüphe yok. Eğer onun yazılarına manşetlerine inansa idik, bel bağlasa idik yakın tarih böyle yazılmazdı. Çünkü o, bugünün başbakanı için “artık muhtar bile olamaz” diyen adamdır.

Örnek bol, fakat lâfı uzatmaya gerek yok.

Basiretin yaşla ilgisi yok demek ki... Adam 20 yıl yaşlandı, olgunlaşması lâzım değil mi? Fakat bir milim gelişme yok.

Genelkurmay’ın bir zamanlar bir numarası olan Özkök, şimdi ona “basit bir soru” soruyor: “Neden Karadeniz’de saha ihlali yapan Rus uçağını düşürmedin!”

Düşürselerdi, madalya mı takacaktın?

Güya aklına göre, Genelkurmay’ın çifte standardını açığa çıkarıyor. Ayrıca, artık Yunan savaş uçaklarının ihlallerini de sitelerine koymuyorlarmış!

“Peki pazar günü, neden Suriye uçağını düşürdün!”

TSK pazar günü bir Suriye uçağını düşürdü. Bütün dünyanın haberi olan bir savunma müdahalesi. BM bunu doğruluyor, ABD aynı şeyi yapıyor.

Şeytanın avukatı, yani Esed’in paralel genel yayın yönetmeni Suriyelilerin beyanını esas alıyor. Pilot füze isabet ettiğinde Türkiye sınırından 7 kilometre uzakta olduğunu söylüyor muş!

Ne söylemesini bekliyordun? “Türkiye’nin hava sahasına girdim, ihtarlara aldırmadım, uçağımı düşürdüler” demesini mi?

Sen ahmak mısın, ahmağa mı yatıyorsun? Ya da bu kadar okuyucuyu ahmak yerine mi koyuyorsun? (Gazetenin başka bir sütununda Taha Akyol konuyu aklıselimle açıklıyor, hiç olmazsa onu oku.)

Neyse, aynı yazıdan ikinci örnek.

Başbakanın eşine ABD’de bir kitap hediye edilmiş. Kitap “Diktatörlüğün Psikolojisi” adıyla türkçeye çevrilmiş.

Aynı soruyu bir daha sormak mecburiyetinde kaldığım için, okuyucularımdan özür diliyorum: Sen ahmak mısın, ahmağa mı yatıyorsun?

Senin sıraladığın vasıflar, Türkiye’nin 1930’larında bir şahsı tarif ediyor. Aç, Falih Rıfkı’nın Çankaya’sını oku. Yakınlarda yoksa, ben göndereyim.

Bir daha düşün!

Af dile!

Eğer o yıllarda yaşasa idin, ya kuvvetli bir çanak yalayıcı olurdun, ya da birçok gazetecinin, yazarın akbetine uğrar hapislerde çürürdün.

Benim kanaatimi sorarsan: Senin karakterin birincisine yatkın!

Cevabın şu olabilir: “Atatürk’ün yalakası olmaktan şeref duyarım!”

Bunu yazmanı bekliyorum!

Yazının kaynağına ulaşmak için tıklayınız

Yazar: D. Mehmet Doğan
26-03-14
E mail: habervaktim.com
 
 
Yorumlar: 0
Bu yazı için henüz yorum yapılmamıştır.
YALAKA!
Online Kişi: 28
Bu Gün: 629 || Bu Ay: 9.165 || Toplam Ziyaretçi: 2.220.618 || Toplam Tıklanma: 52.161.190